Kelebek etkisi teorisi
“Amazon ormanlarında bir kelebeğin kanat çırpması Avrupa Kıtasında fırtınalara sebep olabiliyor.”
Kelebek etkisi teorisi, 1963 yılında Edward N. Lorenz’in hava durumuyla ilgili hesaplar yaparken farkına vararak ortaya koyduğu bir teori.
Lorenz hava durumu tahminleri yaparken kullandığı bilgisayar programında binlerce veriyi analiz ederken tahminlerde 0,506127 sayısını başlangıç verisi olarak kullandı. Daha sonra rakamlarda kısaltma olması için 0,506 sayısını kullandı. 1/1000 (binde bir) kısaltma yapması durumunda tahminlerin anormal bir şekilde değişerek rüzgar kuvvetlerinin bile kasırgaya dönüşebileceğini gördü.
Kısaltmalardaki değer bir kelebeğin kanat çırpmasının yarattığı rüzgarla eşdeğerde idi ve buna göre dünyanın bir köşesinde bir kelebeğin kanat çırpması dünyanın başka bir tarafında kasırgaya neden olabilirdi.
Sonuçlarını bir rapor olarak yayınladığında Lorenz beklediğinden de fazla ilgi görmüştü. Bu ütopik teori bir anda ilgi görerek popüler hale gelmiş ve bir çok bilim adamı teoriyi farklı konularda kullanmaya başlamıştı.
Kelebek etkisi teorisine göre karmaşık ve düzensiz bir sistemde girdilerdeki çok küçük bir değişiklik çıktılarda anormal değişikliklere neden olmakta ve çoğu zaman göz ardı ettiğimiz küçük ayrıntılar sonuçları beklenmedik şekilde etkilemekteydi.
Zaman ilerledikçe bilim dünyasında yaygın kabul gören bu teori karmaşık sistemlerin açıklamalarında; ekonomiden, insan sağlığına ve şirket yönetimine kadar birçok konuda değerlendirmeler yapmak üzere kullanılmaya başlanmıştır.
Teori ekonomik sistemler için yorumlandığında; durgun bir ekonomide yapılan küçük bir alışveriş makroekonomik sistemlerde çok büyük değişikliklere neden olmaktadır denilebilir. Aynı şekilde bir ülkedeki küçük borsa değişkenliği dünya ekonomisinde büyük etkiler doğurabilmektedir.
Teoriyi yönetim boyutunda ele alacak olursak;
- yöneticilerin kelebek etkisi düzeyindeki yaptıkları minör bir hata veya
- bir operatörün üretim yaparken üretmiş olduğu yüzlerce parça arasından bir tanesinde yapmış olduğu minör bir ölçüsel hata
kuruluşun batmasına kadar giden bir sürecin tetikleyicisi olabilmektedir. Veya bir çalışanın moralinin bozuk olmasından dolayı performansının o gün için düşük olması yine kelebek etkisi düzeyinde olmasına rağmen önemli sonuçlar meydana getirebilmektedir. Bu çalışanın kilit düzeyde bir görevde olması etkinin büyüklüğünü artırabilmektedir.
Bir kuruluşta kelebek etkisi oluşturabilecek örneklere bakacak olursak;
- Morali bozuk bir satış yöneticisinin aynı gün yapılacak olan önemli bir iş bağlantısı veya sözleşmede yaşayacağı başarısızlık,
- Yeterli yetkinliğe sahip olmayan bir operatör tarafından üretim sürecinde yapılan ölçüsel bir hata nedeni ile parçaların müşteri tarafından ret olması,
- Müşteri odaklı olmayan bir yönetim anlayışı sonucu sadece bir çay içmek için pastaneye gelen bir müşteriye ilgisiz kalınması,
- Arıza yapan bir ev aleti için servisin müşteriyi kandırmaya çalışması,
- Ajanda tutma alışkanlığı edinmemiş bir personelin önemli bir randevuyu unutması…
Bu örnekleri sayıca arttırmak mümkün. Görüldüğü gibi örneklerin her biri küçük ve önemsiz görülebilmektedir. Ancak alınamayan yeni bir iş, sadece bir çay ücreti kadar getiri sağlayacak bir müşterinin kaybedilmesi, milyonlarca üretim yapan bir beyaz eşya üreticisinin servisindeki bir hata nedeniyle yeni bir ev aleti almak kararının değişmesi, teoriye göre kuruluşun geleceğinde çok önemli değişikliklere neden olabilmektedir.
Bazı bilim adamları tarihte meydana gelen ve tesadüfi olarak kabul edilen olayların da aslında küçük ve önemsiz değişikliklerin sonucu olduğunu belirtmişlerdir. Nitekim bu tür küçük tetikleyici olaylar ile krallıklar, imparatorluklar batmış, isyanlar çıkmış, binlerce insan hayatını kaybetmişlerdir. Şirketlerimizde meydana gelen kelebek etkisi düzeyli değişiklikleri bu gözle tekrar ele almamız faydalı olacaktır diye düşünüyorum.