5 kez iflas etmesine rağmen “herkese bir araba” hedefinden asla vazgeçmeyen ve seri üretim hedefine kilitlenen Ford’un efsanevi kurucusu Henry Ford yıllar süren çabalarından sonra nihayet 1903 yılında araba üretimine başlamıştı. Neredeyse tamamı aynı tesis içinde üretilen parçaların üretim akış planına göre montajı ise her operatör tarafından 514 dakikada (dokuz saat) yapılıyor ancak araba maliyetleri bir türlü orta gelir düzeyine sahip insanların satın alma değerlerinde olmadığı için talepler ile orantılı üretim hızı yakalanamıyordu.

Hedefinden asla vazgeçmeyen Ford, maliyetleri düşürebilmek için sayısız denemeler yapıyor ve farklı uzmanlardan fikirler alıyordu. Nihayet 1908 yılında aynı tesis içinde üretilen parçalar yan sanayilere devredilerek önemli maliyet düşüşleri yaşanmış ve geliştirilen dengelenmiş seri üretim montaj hattında bir aracın montaj süresi 2.3 dakikaya düşmüştü.

Bu süreçte yapılan mühendislik çalışmaları sayısız şirket için örnek oluşturmuş ve sadece otomotivde değil çok farklı sektörlerde şirketlerin verimlilik çalışmalarının temelini oluşturmuştur.

Model T olarak marka adı alan arabanın tasarımı, kullanımı ve bakımı son derece basitti. Sadece tek bir versiyonda ve siyah renkte üretilmesi sayesinde üretim verimliliği kesintisiz bir üretim ile sürekli artıyordu.

Herkese bir araba hedefi piyasada karşılığını görmeye başlıyor, düşük ve orta gelir düzeyine sahip Amerikalı aileler bile kendilerine ayrı bir statü kazandıran bu arabalara sahip olmak için sıraya giriyorlardı. Satışların artması ile birlikte maliyetlerde düşüyor çalışanların maaşları iki katına çıkarken yüksek motivasyon verimliliği giderek arttırıyordu. Nitekim 1918 yılında Amerika’da arabaların yarısı Model T olmuş bir Model T fiyatı ise yarı yarıya düşerek 360 dolara inmişti.

Bu dönemde Amerika hızla zenginleşirken büyüyen pazara göre kendilerini konumlandıran Ford’un rakipleri de giderek piyasaya yerleşmeye başlıyor yaklaşık 15.000.000 üretilen Model T den sıkılan Amerikalılar için farklı renklerde ve konforda cazip araçlar piyasada yer almaya başlıyordu. Alfred Solan yönetimindeki General Motors yeni bir vizyon ile farklı gelir gruplarına göre farklı modeller ile Ford ile çoktan derin bir rekabetin içine girmeye başlamıştı.

GM, yeni vizyonu ve stratejik atakları ile hızla büyüyen pazarda büyük oyuncu olmayı başarmış, Ford’un %50 olan pazar payı ilerleyen beş yıl içinde %15’e düşmüştü.

Model T’ e olan yüksek talebin hep böyle süreceğini düşünen Henry Ford, GM’ in bu hamlesine ancak 1927 yılında Model A ile cevap verse bile pazardaki bu gecikmenin telafi oldukça faturası ağır olmuştu. Çünkü Ford artık pazarın tek hakimi değil ve geçmişte olduğundan çok daha ağır bir rekabet ile mücadele etmek zorundaydı. Hızla büyüyen pazarda oyuncular artmış ve oyuna Japon ve Avrupalı oyuncularda katılmıştı.

Henry Ford yıllar öncesinden yapması gereken stratejik hamleyi yapmakta gecikmiş, pazarda kendisine kendisi kadar güçlenen rakipler oluşturmuştu.

Sonuç: Pazar kuralları eksiksiz bir şekilde işler. Size ait gibi görünen pasta sürdürülebilir stratejileriniz olmadığı sürece elinizden hızla kapılarak gider ve her pazar muhakkak yeni oyuncular ile dolar. Gereken ise işler yolunda iken gerekli hamleleri yapabilmektir.

Başarılı ve bol kazançlı bir ay dileklerimle.

İsmail Hakkı KAVURMACI