Garajda kurulan şirketler
Yeni kuracağınız şirketinizi evinizin garajında kurar mıydınız?
İsterseniz soruyu daha geneli kapsayacak şekilde şöyle değiştirelim. Çünkü kapalı garajı olan bir eve herkes sahip olamayabilir.
Şirketinizi apartmanınızın bodrumunda kurar mıydınız?
Bir an için kurduğunuzu düşünelim. Müşterilerinizi, tedarikçilerinizi veya hayırlı olsun için gelen yakınlarınızı, arkadaşlarınızı bodrumda karşılıyorsunuz. Yan tarafta kazan (neyse ki artık kömür ve odun yok), alet edevatlar, evlerde fazlalık olarak görüldüğü için bodruma atılan gereksiz eşyalar arasında şirketinizin sandalyeleri ve masası. İkram edilecek çayı da kendimiz demliyor ve ikram ediyoruz.
Sanırım bu durum henüz kurulma ve tanıtım aşamasında olan şirketinizin müşterileri nezdinde güvenilirliği için kötü olurdu ve şirket karizması yerlerde sürünürdü. Düşünsenize, garajda veya bodrumda kurulmuş bir şirketin yöneticileri ile görüşme yapmış olsaydınız kafanızda nasıl tereddütler oluşurdu?
Ülkemizde bir şirketin ne yaptığından veya işini nasıl yaptığından ziyade bulunduğu yer ve ofisleri önemli olduğundan tercihimiz bodrum kat yerine bütçemize uygun bir ortamda şirketimizi kurmak ve imaj açısından güzel bir görüntü vermek olurdu.
Hiçbirimizin girişimciliğe garajdan veya bodrumdan başlamak gibi bir hayali olduğunu zannetmiyorum. Ancak dünyanın en başarılı şirketlerinin kurucuları için “garaj” neredeyse sihirli bir yer. Sanki sözleşmiş ve geleceği hayal etmişçesine şirketlerini evlerinin garajında kurmuşlar ve bugün hepimizin bildiği dünya markalarını geliştirmişler. Kimler mi?
Google,
Apple,
Disney,
Amazon,
Harley Davidson,
HP,
Youtube.
Kurucuları henüz üniversite döneminde iken kurulan bu şirketlerin kurulduğu garajlar şimdilerde ziyaretçi akınına uğruyor ve girişimciler için esin kaynağı oluşturuyormuş. Ziyaretlerin teşvik edilmesinde ki ana tema ise “Sizde yapabilirsiniz.” mesajı. Amaç bu duyguyu yaymak ve girişimcilik motivasyonunu teşvik etmek.
Bu şirketlerin hepsini çok iyi biliyor ve tanıyoruz ama her gün en az bir kez tıkladığımız Google ve her an elimizde bulunan cep telefonlarımızın markası Apple günlük hayatımızın tam ortasında. Google kurucuları halen dünyanın en zengin otuz kişisi içindeler. Apple ile özdeşleşen ve geçtiğimiz yıl ölen Steve Jobs ise tüm dünyaya inovasyon fikrini yayan kişi. Disneyland her yıl milyonlarca kişinin ziyaret ettiği bir eğlence merkezi. Keza HP Silikon Vadisinde kurulan ilk şirket.
Garajda kurulan şirketlere dikkat ederseniz Amerikan menşeli olduklarını görürsünüz. Amerikalılar sadece iş sektöründe değil, hemen her konuda kahramanlık hikâyeleri üretmeyi sevdiklerinden dolayı garaj simgeli şirketler Amerikan rüyasını sürekli diri tutmak için vazgeçilmez aktörler.
Konuyu ülkemize indirgeyecek olursak, bu hikâyelerden ders almamız önemli. Belki de çok gelişmiş şartlara ihtiyacımız yoktur. Her zaman yakındığımız eksiklikler parlak fikirlerimiz ve girişimciliğimizin önünde engel değil gibi görünüyor. Bunca dünya markasının bir garajda dünyaya geldiğini düşünürsek, şartlarımız fena bile sayılmaz.
Sonuç:
Girişimcilikte fikrim var ama yerim dar yaklaşımı yoktur.
Fikir paradan daha önemlidir.
İyi projenin alıcısı sizi garajda bile bulur.
Girişimcilik bir tutkudur ve çocukluktan itibaren geliştirilmelidir.
Girişimcilik risk almayı ve cesaretli olmayı gerektirir.
İsmail Hakkı Kavurmacı